Yunanistan'ı ayaklandıran ABD mektup ve raporu

Bugün size ABD Dışişleri Bakanının Türkiye’ye F-16 satışı için Kongreye gönderdiği iki gizli mektup ve ABD Kongre Araştırma Servisi'nin hazırladığı bir raporun Yunanistan’da kopardığı fırtınayı ve süreci Yunan medyasında (başta newsbreak.gr olmak üzere) yer aldığı şekliyle anlatacağım…

Hadi başlayalım…

Amerikan Dışişleri Bakanı Blinken, Türkiye'ye F-16 yedek parçalarının ve yeni F-16 uçaklarının satışının onayı için Kongre'ye ilk gizli mektubunu göndermiş ve Türk F-16'larının Yunan F-35'lerine "güç dengesini korumak" amacıyla satışının uygun olduğunu belirtmişti.

Ancak, ABD'deki seçim dönemi ve Yunan ve GKRY lobisinin oy avcılığı ihtirası ile, Senatör Bob Menendez etrafındaki bir grup Amerikalı senatör ve Yunan-Amerikan aktörler, Blinken'dan Kongre'ye Türk F-16’larının kullanımını kısıtlayan şartlar içeren bir mektup daha yazmasını talep etti.

Bu mektupta, Türkiye'nin F-16'ları Yunanistan'a karşı kullanamayacağının net ve açık bir şekilde ifade edilmesini istiyorlardı.

Ancak Amerikan Dışişleri Bakanı Blinken'in Türkiye’ye F-16 satışı konusunda Kongre'ye gönderdiği bu ikinci gizli mektubun, detaylarının Yunan medyasınca ortaya çıkarılması Yunanistan’da hayal kırıklığının ötesinde infiale neden oldu.

Zira bu ikinci mektup Türkiye'ye F-16 satışını zorlaştırması beklenirken kolaylaştırıyor, üstelik Yunan tezlerini de desteklemeyi bırakın, Yunan tezlerinin geçersizliğini tescilliyor.

Yunan medyasına göre;

  • Bu mektupta yer alan hususlar Türkiye ve diğer devletlere Adalar (Ege) Denizi'ndeki adalar, adacıklar ve kayalıklar üzerindeki (sözde) Yunan egemenliğini sürekli ve tam olarak sorgulama yetkisi veriyor. Yani Yunan egemenliği tartışmaya açılıyor… Olacak iş değil…
  • Halbuki F-16'ların Türkiye'ye satışındaki kısıtlamalar hakkındaki mektup, Yunanistan medyasında bir başarı olarak sunulmuştu.
  • Ne Yunan hükümeti, ne de yetkili uzmanlar mektupta yer alan "uluslararası olarak tanınan egemenlik" ifadesini anlamamışlardı.

[1] ; https://www.newsbreak.gr/politiki/566651/kerkoporta-inomenon-politeion-gia-to-aigaio/

  • Miçotakis hükümetinin Adalar (Ege) Denizi'ndeki Yunan egemenliği için ölümcül/yıkıcı bu tuzağı fark etmemesi ve muhalefet partilerinin suçlu bir uyuklama içinde olmaları, bugüne kadar sürdürülen Adalar (Ege) Denizi’nin tümünde Yunan egemenliği olduğu iddiası çöp oluyor, Adalar (Ege) Denizi'ndeki Yunan egemenliği bölünmesine yol açıyor...
  • Yunan yanlısı Senatör Bob Menendez ve diğer senatörlerin Yunan kökenli ABD vatandaşlarının oylarını alma ihtirası ve Yunan lobilerinin ısrarı, ABD Dışişleri Bakanlığının (kendisine bağlı Türkiye yanlısı Hukuk Müşavirliği'nin işbirliği ve katkısıyla) Türkiye'nin Atina FIR'ı içinde Yunan egemenliğini ve ulusal çıkarlarını parçalamak için Ankara'ya yetki ve izin veren ikinci Blinken mektubunu hazırlamasına neden oldu.
  • Bu durum, Türkiye'nin 1996 Kardak krizi dönemi ve eylemlerine geri dönmesine izin veriyor, 07 Aralık 2023 Atina Bildirgesi ise artık bir atık kağıt gibi görünüyor.

Yunan medyası bu ikinci Blinken mektubunda özellikle şu ifadelerin yer aldığını belirtiyor; "...NATO müttefiki, başka bir müttefikin uluslararası olarak tanınan sınırları içinde tekrarlayan ihlaller gerçekleştirirse, ABD diplomatik olarak durumu çözmeye çalışacaktır. Normal diplomasi yoluyla çözülemeyen durumlar için, ABD durumu çözmek için ek politik ve ekonomik araçlar kullanacaktır."

Yunan medyası bu ifadenin kendileri için ne büyük bir tehdit, tehlike ve tuzak olduğunu şöyle belirtiyor;

  • Bu mektupta kullanılan "Uluslararası olarak tanınan sınırlar" ifadesiyle, NATO müttefikleri arasında, bu durumda Yunanistan ve Türkiye arasında, ABD doğrudan;
    • Adalar (Ege) Denizi'ndeki ulusal hava sahasının (karasuları zaten 6 mil iken ve hava sahası da 6 mil olması gerekirken) 10 mil içinde Yunan egemenliğine karşı çıkmakta, yani Yunanistan’ın hava sahasının uluslararası hukuka göre 6 mil ile sınırlı olduğunu belirtmekte,
    • Adalar (Ege) Denizi'ndeki adacıklar ve kayalıklardaki Yunan kimliği ve egemenliğine karşı çıkmakta ve
    • Atina FIR'ını geçersiz kılmaktadır.
  • Yani ABD Dışişleri Bakanlığı, Erdoğan'a Yunan egemenliği ve Adalar (Ege) Denizi'ndeki Yunan çıkarlarına karşı olan hedeflerini ve taleplerini desteklemek için bir hediye daha sunuyorlar.
  • ABD Dışişleri Bakanlığı şimdi Türkiye'nin Yunanistan'a karşı olan tezlerini ve pozisyonlarını açık ve doğrudan desteklemekte.
  • Dahası, Türkiye'nin alacağı Amerikan yapımı F-16'ları Yunanistan'a karşı kullanmasını engellemesini beklediğimiz Kongre'ye yazılan ikinci Blinken mektubu, "Atina FIR'ını" ve ulusal hava sahasının 10 milini geçersiz kılıyor…

Bundan sonraki kısımda Yunan medyası hezeyan ederken, aslında açıkça Yunanistan’ın tez ve dayatmalarının uluslararası hukuka ne denli aykırı ve dayanaksız olduğunu da itiraf ediyor.

Nasıl mı?

Aynen şöyle diyorlar;

  • İlk olarak, Yunanistan'ın Adalar (Ege) Denizi'ndeki sınırları, Meriç (Evros) Nehri'nin deltasından Meis (Kastellorizo)'in doğusuna kadar kesintili deniz sınırlarına sahip olduğuna dayanır. Bu sınırlar, sadece Yunan adaları ile Türk kıyıları arasındaki orta çizgiyi içerir.
  • Ancak bu orta çizgi dahi Yunanistan ve Türkiye arasında hem sorumluluk hem de Türkiye'nin bakış açısı nedeniyle uzlaşılmamıştır. Yani “uluslararası olarak tanınan sınırlar” değildir bu mektuba göre…
  • ABD'nin kullanışlı bir ifadesi olan ve Yunan egemenliğinin korunması olarak yanıltıcı bir şekilde sunulan "uluslararası olarak tanınmış sınırlar içinde" ifadesi, Türkiye'ye Amerikan F-16'larıyla Adalar (Ege) Denizi'ne uluslararası hava sahası aracılığıyla kontrolsüz yani Yunanistan’a bildirim yapmadan giriş-çıkış hakkı veriyor…
  • Böylece Adalar(Ege) Denizi ve Akdeniz'in uluslararası hava sahasının tamamında harekat kontrolünün tüm Türk askeri hava araçlarıyla birlikte sağlanmak durumunda kalıyor.
  • Türkiye uluslararası olarak tanınmış sınırları ihlal etmediği için Türk uçakları 10 milin içine girse de ihlal yapmış sayılmıyor…
  • Türkiye'nin Yunanistan'a karşı olan itirazları ve talepleri, bireysel ve sürekli bir olay olarak, Yunanistan'ın egemenliğini ve ulusal çıkarlarını tartışılır hale getirir ve sürekli olarak sınırlarının uluslararası tanınan sınırlar olmama haline dönüştürür.
  • Özellikle, Türkiye Adalar (Ege) Denizi'nde birçok adanın ve kayalığın Yunan kimliğini sorguluyor. Hatta Birleşmiş Milletler'e bir mektup bile göndererek Adalar (Ege) Denizi'ndeki adaların, adacıkların ve kayalıkların egemenliğini sorguluyor. Ancak, Miçotakis hükümeti Adalar (Ege) Denizi'ndeki bu adaların ve kayalıkların Yunan kimliğini güvence altına almakta yetersiz kalıyor.
  • Blinken'in ikinci mektubu, Ege Denizi'ndeki Yunan egemenliği ve ulusal çıkarlar konusundaki "kör nokta" şaşırtıcı olmamalı, çünkü bu, ABD Kongre Araştırma Servisi'nin 2023'te yayımlanan Amerikan-Türk ilişkileri hakkındaki raporunu tam olarak takip ediyor. Bu utanç verici rapor, Yunan hükümetinin hiçbir tepki göstermediği, resmi olarak Adalar (Ege) Denizi'ndeki Yunan adalarını Yunan olmayan, ancak tartışmalı olarak tanımlıyor ve bu adalardaki Türk hava sahası ihlallerinin Yunan egemenliğini ihlal etmediğini iddia ediyor.
  • Kongre raporunun ilgili haritasında, aşağıdaki adalar, adacıklar ve kayalıklar Yunan olmayan olarak gösterilmektedir (haritada pembe renkle işaretlenmiştir):

resim2.jpg

    • Girit bölgesinde: Gavda (Gavdos), Altınada (Chrysi), Koufonisi, Dia, Yeniçeri Adaları (Dragonada), Elasa (Elassa).
    • Kerpe (Karpathos) bölgesinde: İstakida (Astakida), Safran Adası (Zafora), Paçia (Pacheia), Makra. Stefania, Pondikonisi (Pontikousa), Sakarcılar (Giali), Kardak (Imia), Keçi (Pserimos), İlipsi (Lipsi), Bulamac (Farmakonisi), Nergizcik (Arkioi), Eşek (Agathonisi), Agrelus (Agrelousa), Hatapodia, Melabo (Melabioi), Hacılar (Donousa), Kalogeri, Anti İpsara (Antipsara), Koyun (Oinuses), Zürafa (Tzourafa), Çamada (Strogyli) ve Kına (Khina)
  • Yani Biden yönetimine göre 29 Yunan adası, adacık ve kayalık adacık -ve aynı zamanda Türkiye- Yunan egemenliğine sahip değil, ne Yunanistan'a ne de Türkiye'ye ait olmadığı için mülkiyet statüsü yok, tartışmalı ve başıboş. .
  • Ve Kongre'ye gönderilen bu ikinci Blinken mektubu, Biden yönetiminin parmağıyla Yunan egemenliğini parçalamakta "özgürleşen" Erdoğan için ikinci bir lütuf.
  • Türkiye, Adalar (Ege) Denizi'nde Rodos'tan Taşoz'a kadar Yunan egemenliği sayesinde rahatsız edilmeden İHA'larla neredeyse her gün koşmaya devam ediyor, Yunan adalarını, adacıklarını ve kayalık adacıklarını ihlal ederek Atina FIR'ında yasadışı uluslararası bildiriler yayınlıyor (Haritada görebilirsiniz).

resim3.jpg

İşte Biden’ın ikinci mektubuna karşı Yunan medyasının infiallerini size özetlemiş oldum.

Eğer gerçekten ABD Dışişleri Bakanı böyle bir mektup yazmış, hele hele de Yunan-Rum lobisi zorlamasıyla yazmışsa, Türkiye’nin haklılığının ve Yunanistan’ın hukuksuzluğunun tescili ve takdiri açısından çok önemli bir belge ve adım olmuştur.

YUNANİSTAN İSE KAZDIĞI KUYUYA DÜŞMÜŞTÜR.

Yunanistan'ın bugüne kadar, bir takımada devleti olduğu ve bu nedenle Türkiye’nin Adalar Denizi’ndeki karasuları dışındaki tüm denizlerin Yunanistan’a ait olduğu şeklindeki hukuksuz tezi bir kez daha çökmüştür.

Blinken’ın ikinci mektubu ile Yunanistan'ın bir takımada devleti olmadığı gerçeği de dolaylı olarak vurgulanmıştır.

Türkiye’nin bundan sonra yapması gerekenler için de uygun bir zemin oluşmuştur.

ABD Kongre Araştırma Servisi'nin 2023'te yayımlanan Amerikan-Türk ilişkileri hakkındaki raporunda madem bazı adaların egemenliğinin Lozan ve Paris Anlaşmalarına göre Yunanistan’a ait olmadığı belgelenmiş iken, Türk Dışişleri Bakanlığının (bu konjonktürden istifade ederek) 1997 yılında belirlenmiş Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş 152 grup Ada, Adacık ve Kayalık (EGAYDAAK)’ın isimlerini açıklamasının bundan daha uygun zamanı olmaz.

Bu fırsat kaçırılmamalı derim.

Yunan medyasının kendi hukuksuzluklarını itiraf ve ifşa eden bu yazılarını not etmek lazımıdır. Adalar Denizi’ni kendi gölleri gördüklerini gösteren bu ifadelerin iç ve dış kamuoyuna duyurulmasında fayda vardır.

Yunanistan’ın Türkiye’nin haklarını nasıl yok saydığını bu ifadelerden alıntılarla Türk halkı ve dünya kamuoyu alıntılarla anlatılabilir.

Top ayağımıza gelmiştir, şimdi şut çekip gol atma zamanıdır. Bekleme ve seyretme zamanı değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Cihat Yaycı Arşivi