Dr. İlkut Taha Taslı

Dr. İlkut Taha Taslı

PKK'nın İslam'ı Kullanma Girişimleri

PKK ve İslam yani PKK’nın İslamiyet’e yaklaşımı hususu üzerinde çokça çalışılan bir konu. Bu yazıda 90’lar ve 2000’lerdeki olay ve olgulara yeniden değinmeyeceğim. 15 günlük aktüel bir perspektiften din ve ayrılıkçılık ekseninde iki olayı ele alacağım.

İlk olarak 19 Ocak günü Diyarbakır/Kulp ilçesinde Cuma namazı hutbesinde gerçekleşen menfur bir hadise kamuoyunun dikkatini çekti. Din görevlisi, hutbeye esas olan metinde yer alan şehitlik kısımları okumadı. Bunun üzerine camide bulunan Kulp Kaymakamı tarafından uyarıldı ve böylelikle din görevlisinin hutbeyi tam olarak okuması sağlandı.

Akabinde konu açık kaynaklara yansıdı. Sosyal medyada din görevlisinin darp raporu aldığı görüntüler paylaşıldı. Bazı mahfiller, olayı “şehitlikle ilgili kısımların okunmaması” boyutundan soyutlayarak “salt bir şiddet eylemi” olarak lanse etti.

Olaya ilişkin burada yer vermediğim başka detay ve boyutlar da var tabi. Ancak kuşbakışı bir perspektifle bakıp yaklaşan seçimler ile bu olayı bir arada değerlendirdiğimizde şunu görüyoruz: Belediye başkan vekilliği mekanizmasını itibarsızlaştırmaya yönelik bir operasyon denemesi.

Bununla ilişkili ikinci olay, 27 Ocak’ta Diyarbakır’da düzenlenen “Demokratik İslam Kongresi”. Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi figürlerin posterlerinin asılı olduğu bir ortamda bu organizasyon gerçekleştirildi.

Konuşmalarda; Diyanet İşleri Başkanlığının yalnızca Türk ve Hanifilere hizmet ettiği, dinin iktidar uygulamalarına alet olduğu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Devlet/Hükümet eliyle yapay bir dindarlığın yaşatıldığı, imamların özgürce hutbe okuyamadığı, Irak ve Suriye’nin kuzeyine yapılan saldırıların İslam hukukunda bir yerinin olmadığı, devletin İslam’ına karşı demokratik İslam’ın savunulması gerektiği hususları ileri sürüldü.

Buna ek olarak “Kürdistan İslami Topluluğu (CİK)” Genel Başkanı bazı açıklamalar yaptı. Açıklamada Kulp’ta kaymakamın imamı denetlemek için o camiye gittiği, Kuran yerine devlet dinine inanıldığı için böyle hadiseler yaşandığı, diyanetin camilerine gidilmemesi gerektiği, dine göre esas şehitlerin Kürtlerden olduğu, gasp ve işgal edenlerin şehit sayılamayacağı hususları iddia edildi.

PKK/KCK terör örgütü uzantısı ve/veya örgüte müzahir olarak nitelenebilecek bu türlü kurum-kuruluşların faaliyetleri dini, din görevlilerini ve ibadethaneleri etnik esasta ayrıştırma hedefine matuf. Özellikle devletin İslam’ına karşı durulması, diyanetin camilerine gidilmemesi, Irak ve Suriye’deki terörle mücadelenin İslam’a aykırı olduğu ve şehitlikle ilgili iddialar ortak değerlerin tahribatına yönelmesi bakımından hassasiyet arz ediyor. Örgüt, ayrılıkçılık amaçları için ortak değerleri yok etmek “zorunda”.

Terör örgütü, 90’larda İslamiyet’e karşı durmayı bırakıp onu araçsallaştırmaya başladığından bugüne, İslam diniyle bağları zayıflattığı kitleleri kendi ideolojisine adapte etmenin daha kolay olacağı çizgisinde hareket ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. İlkut Taha Taslı Arşivi